Korku normal bir duygudur ve organizmanın tehlikeden korunmasına hizmet eder. Korkunun aşırı olması fobi olarak adlandırılır. Özgül fobi, açıkça görülen nesne ve durumlardan belirgin, sürekli ve anlamsız korku duyma halidir. Kişi genellikle bu denli korkmanın anlamsız olduğunun farkındadır.
Fobinin temelinde gerçekçi bir neden vardır ama çarpık düşünce şekli aşırılığa neden olmaktadır. Fobinin temelinde yatan çarpık düşünce iki farklı şekilde olabilir.
Fobik uyaranla her karşılaşıldığında kişide aniden başlayan bir sıkıntı tepkisi ortaya çıkar. Bu tepkinin şiddeti fobik uyaranın yakınlığı ve kişinin bu yarandan kaçmanın mümkün olup olmaması ile ilgili düşünceleri doğrultusunda değişir.
Yaşanan korku bazı durumlarda panik derecesinde olabilir. Sonunun geldiği düşüncesi, el ve ayakların buz gibi olması, kas gerginliği, nefes alma güçlüğü, çarpıntı, terleme, titreme gibi kontrol edilemez belirtiler ortaya çıkabilir. Ağır olgularda fobik uyaranla karşılaşma idrar ve dışkı kontrolünün kaybedilmesine yol açabilir. Bazı hastalar korkularıyla ilişkili kâbuslar da görür.
Fobik uyaranla karşılaşmaktan kaçınma ve kaçınmanın mümkün olmadığı durumlarda ise fobik uyarana ancak aşırı sıkıntı duyularak katlanabilme hastalığın tipik özelliklerindendir.
Özgül fobi tanısı koyabilmek için yaşanan korkunun belirgin derecede sıkıntı oluşturması ya da mesleki ve toplumsal işlevselliği bozacak kadar şiddetli olması gerekmektedir. Yılan korkusu olan ve yılanlardan uzak bir bölgede yaşadığı için bu nedenle sıkıntı duymayan ve işlevselliği bozulmayan kişiye özgül fobi tanısı konmamalıdır.
Literatürde 500’den fazla fobi tanımlanmıştır. Bunlar 5 gruba ayrılabilir:
Durumsal Fobiler: Korkuyu toplu taşıma araçlarında bulunma, tünelerden, köprülerden geçme, asansörlere binme, uçak yolculuğu yapma, araba kullanma gibi durumlar başlatmaktadır. En sık çocuklukta ve yirmili yaşların ortalarında görülür.
Doğal Çevre Fobileri: Korkuyu fırtına, yüksek yerler, su gibi doğal koşullar başlatmaktadır. Genellikle çocuklukta başlar.
Kan-enjeksiyon-yara Fobileri: Korkuyu kan, yara, enjeksiyon gibi tıbbi girişimler başlatır. Hasta iğne yaptıramaz, kan aldıramaz ya da diş hekimine gidemez. Bu tip fobiler genellikle ailevidir. Hastalarının bir kısmında, fobik uyaranla karşılaşınca bayılma ortaya çıkar. Korku nedeniyle tıbbi girişimden kaçınma, beden sağlığının bozulmasına neden olabilir.
Hayvan Tipi: Korkunun nedeni hayvanlardır. Bu tür fobiler genellikle çocuklukta başlar.
Diğer Tip: Tıkanıp boğulmaktan, yemek pişirmekten, soluğun kesilmesine, kusmaya ya da hastalığa yakalanmaya yol açabilecek durumlardan, yüksek ses ya da masal kahramanlarından korkma ile belirli özgül fobi alt tipidir.
Tedaviye başvuran erişkinlerde genellikle birden fazla fobi bir arada bulunur. En sık durumsal fobi, daha sonra sırasıyla, doğal çevre, kan-enjeksiyon-yara ve hayvan tipi görülmektedir.
Özgül fobiler genellikle tehlike oluşturan bir tecrübeden sonra ya da tehlikeli olduğu konusunda bilgi edinilen nesne ya da durumlara karşı gelişir. Fobik uyaranın gerçekten tehlikeli bir yönü olabilir ancak yaşanan korku aşırıdır.
Yaygınlık
Fobinin görülme sıklığı ve içeriği kültürel farklılık gösterebilmekle birlikte, yapılan araştırmalar, fobik bozukluğun en sık rastlanan ruhsal bozukluklardan olduğunu göstermektedir. Çoğunluğu kadın olmak üzere, toplumun yaklaşık %10’u özgül fobi etkisindedir. Tanı alacak şiddette olmayan ancak normal kabul edilecek kadar da hafif olmayan korkular da göz önüne alındığında, toplumun yaklaşık yarısında çeşitli fobiler olduğu düşünülmektedir.
Bu denli yaygın olmasına karşın, olguların ancak %10’u uygun tedaviler almaktadır. Korkular genellikle sadece özgül durumlarda ortaya çıktığından, hastalar bu ortamlardan kaçınarak yaşamayı bir alışkanlık haline getirmekte ve tedavi gereksinimi duymamaktadır.
Hastaların tedavi gereksinimi duymaması çok yanlış sonuçlara yol açabilir. Bu olumsuz sonuçlar iki başlıkta toplanabilir.
Seyir
Çocuklukta birçok nesne ve durumdan korkulması normal bir durumdur. Ergenliğe kadar bunların çoğu ortadan kalkar. Bu dönemden sonra da görülmeye devam edilen korkular büyük bir olasılıkla fobi tanısı alacak şiddettedir. Bir diğer deyişle, özgül fobi genellikle ergenlikte başlar denebilir.
Hayvan, doğal çevre tipi ve kan-enjeksiyon-yara fobileri daha da erken yaşlarda başlar.
Fobiler genellikle 45-50 yaşlarına kadar şiddetlenme, daha sonra ise hafifleme eğilimindedir.
Kaçınma davranışı ile bir şekilde yaşantısını sürdüren hastaların çoğunluğu tedaviye başvurmazlar. Erişkin döneme kadar ulaşan fobilerin tedavi edilmeden kendiliğinden düzelme şansı düşüktür (%20).
Özgül fobi sadece bireyleri etkilemekle kalmaz. Öğrenme ya da genetik olarak sonraki nesillere de aktarılır.
Ayırıcı Tanı
Özellikle çocuklarda korku çok yaygındır ve işlevselliği bozmadıkça normal kabul edilmelidir. Normal korku ile fobi ayrımı önemlidir. Korku aşırı, anlamsız ve belirgin ise ve kişinin toplumsal, mesleki ya da kişiler arası işlevselliğini etkiliyor ise fobi tanısı konabilir.
Toplumda özgül fobi o denli yaygındır ki, çoğu fobi durumu normal olarak değerlendirilir. Psikiyatri dışı doktorların bile fobiyi normal görme eğilimleri baskındır. Tedavi edilmeyen fobilerin ne denli önemli olumsuzluklara yol açabileceği yukarıda açıklanmıştır.
Tedavi
Özgül fobi tedavisinde en etkili yöntem yüzleştirmedir (exposure). Yüzleştirme tedavisi motivasyonu yeterli olan, depresif belirtilerin bulunmadığı, fobik uyaranın açıkça belli olduğu olgularda uygulanabilir. Tedavi basit gibi görünse de, genellikle kendi kendine yapılacak kadar kolay değildir. Bir doktor kontrolünde uygulandığında çok yararlı olabilir.
Hipnozla özgül fobi tedavisi çok talep gören bir yöntem olmakla birlikte, fobide hipnozun yararlı olduğunun bilimsel çalışmalarla desteklendiği söylenemez. Hipnoz genellikle kısa süreli ve geçici bir rahatlama sağlayabilir.
Olgu örnekleri
Olgu 1: 34 yaşında, evli, 1 çocuk babası, özel bir şirkette satış elemanı olarak çalışmakta. Son günlerde işe gitmek isteğinde azalma, uyku düzensizliği, çabuk sinirlenme, kararsızlık olduğu için psikiyatriste başvurma gereği duymuş.
9 yıldır aynı işi yaptığını ifade eden hasta, bir ay kadar önce müdürlüğe terfi edeceğini öğrendiğinde yakınmalarının başladığını ifade ediyor. Hiç uçağa binmediğini, uçağa binmekten de çok korktuğunu belirten hasta, bu korkunun ne zaman başladığını bilmediğini söylüyor. 9 yıl boyunca ortalama ayda bir gerçekleşen bölge toplantılarına uçak yerine karayoluyla gitmeyi tercih etmesi tasarruf olarak değerlendirilerek, şirketi tarafından takdir edildiği anlaşılıyor. Bay A.D.’ye göre bunun nedeni aslında tasarruf değil uçak korkusu. Aslında mesleğinde ilerlemenin maddi gelirini ve ayrıca mesleki tatmin düzeyini çok artıracağını belirtiyor. Ancak müdür olmakla seyahat sıklığının karayoluyla gerçekleştirilemeyecek oranda artacağını ve uçağa değil binmek yaklaşmaya bile cesaret edemediğini ifade ediyor.
Bu korkusu nedeniyle şimdiye kadar tedavi gereksinimi hissetmediğini ancak şimdi acilen tedavi olması gerektiğini anladığını belirtiyor.
Olgu 2: 37 yaşında, evli, üniversite mezunu, işinde başarılı, kadın. Yıllardan beri asansör korkusu olduğunu, ancak kaçınarak normal yaşamını sürdürdüğünü, terfi ederek tayin olduğu yeni işyerinde asansör kullanmadan çalışmanın mümkün olmadığı için işe gitmek istemediğini, giriş katında bulunan evrak memurluğuna bile razı olduğunu, istifa etmeyi planladığını belirtiyor.
Olgu 3: 40 yaşında, evli, yüksekokul mezunu kadın. Mutsuzluk, isteksizlik, zevk almama, iştah azlığı, uyku düzensizliği yakınmaları ile başvurdu. Yıllardan beri var olan kuş korkusu nedeniyle sıkıntılar yaşadığını ancak üstesinden gelebildiği, son aylarda depresif yakınmalarının başladığını ifade ediyor. Uygun tedavilerle depresyonu düzeldi. Daha sonra fobisine yönelik ödevler verildi. Kuş fobisinde gelişmeler gözlendi.
Önemli Uyarılar